Halihazırda birçok geri döndürülemez tesire sahip olan iklim değişikliği, bilim insanlarının açıklamalarına nazaran yeni doğan bebeklerin cinsiyetini de etkileyecek. Birçok farklı yerden gelen datalara nazaran gerçekleştirilen araştırmada erkek ve kız genlerinin ortamdan nasıl etkilendiği de gözler önüne seriliyor.
Japonya’da gerçekleştirilen kelam konusu araştırmada bilim insanları, bilhassa erkek çocukların, gerilime sokacak dış etkenlere karşı daha savunmasız olduğunu öne sürdü. Japonya’da ortaya çıkan sarsıntılar ve o yıllardaki doğum bilgilerini inceleyen bilim insanları, elde ettikleri datalarla bunu destekledi.
Sarsıntılardan 9 ay sonra doğan bebeklerde, bir evvelki yıla nazaran erkek bebek oranı yüzde 6 ile 14 ortasında bir düşüş gördü:
Birden fazla sarsıntıya araştırmada yer veren bilim insanları, bu zelzeleleri takip eden 9 ayın sonunda doğan bebeklerde, bir evvelki yıla nazaran erkek oranının yüzde 6 ile 14 ortasında bir düşüş yaşadığını söyledi.
Bilim insanları, cinsiyet oranının bu kadar etkilenmesinin sebebini şimdi bilmiyor olsa da araştırmanın baş muharriri Dr. Misao Fukuda, erkeklerde bulunan Y geninin gerilime karşı daha savunmasız olmasının mevzuyla bir ilgisi olabileceğini belirtti.
Hayatını kaybeden kız bebeklerin sayısı erkeklerden daha mı fazla?
Cinsiyet oranının başta eşit olduğunu ancak gebelik sırasında büyük oranda değiştiğini söyleyen Steven Orzack, yaptığı araştırmada gebelik sırasında kızların erkeklere oranla daha çok hayatını kaybettiğini gördüklerini belirtiyor.
Kaliforniya Üniversitesinden Ray Catalano ise doğal seçilime dikkat çekiyor. Annenin biyolojik ve daima olarak birtakım spermlere karşı savunmada olduğunu lakin kimilerine da geçiş müsaadesi verdiğini belirten Catalano, bu noktada kromozomal ve genetik özelliklerin belirleyici rol oynadığını belirtiyor.
Dünya genelinde her 100 yeni doğan kıza karşılık 103 ile 106 erkek çocuğun doğduğunu söyleyen Catalano, ellerinde verisi bulunan her yerde erkek bebeklerin doğum öncesinde ölmeye daha yatkın olduklarını belirtiyor. Bunun yanında sebebi aşikâr olmasa da erkek bebeklerin biyolojik olarak daha zayıf olduğunu, hastalıklara ve doğum öncesi mevte karşı daha az savunmasız olduğunu söylüyor.
Daha soğuk yıllar, daha az erkek çocuk demek:
Catalano’nun kuzey ülkelerini inceleyerek sunduğu, 1878 ile 1914 yılları ortasını kapsayan bilgiler, soğuk yılların sonucunda daha az erkek çocuk görüldüğünü, ama bu görülenlerin başkalarına nazaran daha güçlü olduğunu ortaya çıkardı. Buradan sonra büyüyen bu çocukların beklenenden çok sayıda çocuk dünyaya getirdiği de görüldü. Bu da Catalano’nun doğal seçilim fikrini dayanaklar nitelikte.
Global ısınmayla birlikte yeni ve süratli bir adaptasyon sürecinin geleceğini söyleyen Catalano, bu üzere durumların daha az iddia edilebilir olacağını söylüyor. Tekrar global ısınmayla ortaya çıkacak olan kuraklık üzere meselelerin da gerilime katkı sağlayacağını belirten Catalano, son olarak iklim değiştikçe popülasyonun karakteristiğinin de değişeceğini söyleyerek açıklamalarını sonlandırıyor.
Daha ılık yıllar, daha çok erkek çocuk manasına geliyor:
Turku Üniversitesinde misyon yapan Samuli Helle, gerçekleştirdiği çalışmada artı tarafta her 1 santigrat derecenin, yeni doğacak bebeğin erkek olma ihtimalini yüzde 0,06 üzere bir oranla yükselttiğini ortaya koydu. Bu da yıllık 3 derecelik bir artışın yüzde 0,18 oranla daha çok erkek bebek görülmesine sebep olacağı manasına geliyor.
Bu oran gözünüze küçük gelebilir. O denli de aslında. Ancak Helle, hayli kalabalık olan yerleri düşündüğümüzde yıllık olarak ekstradan birkaç bin kadar erkek çocuk görülebileceğini söylüyor.
Bilim insanları, kelam konusu tesirlerin kalıcı olup olmadığını tartışırken öte yandan bu tesirlerin tüm dünyayı etkilemeyeceği söyleniyor. Şu anda kulağa epey mantıklı gelen teorilerle ilerlediğimizi söyleyebileceğimiz bu husus, vakit içinde tahlile kavuşacaktır.
